Zeus'tan bekleneceği üzere gördüğü her güzel kadın gibi Metis'e de aşık olmuştu baş tanrı.
Zeus, hikmet tanrıçasını günlerce izlemişti, kendini belli etmeden ya da kimi zaman açıkça seyretmişti onu.
Metis, durumun farkındaydı, fakat baş tanrı ile birlikte olmak istemiyordu, ona aşık değildi.
Bir gün baş tanrı, Olimpos'ta gezinirken Metis'te yakınlardaydı, baş tanrı'nın geldiğini fark edince, kendini bir sineğe dönüştürdü. Kimsenin ilgisini çekmeyeceğini düşündüğü, sessiz küçük bir böceğe.
Zeus, Metis'i bir an olsun gördüğünü düşünmüştü, heyecanla o yöne yöneldi.
Havada uçan küçük sineği fark etme olasılığı çok küçüktü, ama olabilecek en kötü şey oldu, Zeus sineği kavradığı gibi ağzına attı.
Bu sırada sinek, baştanrının damarları arasında gezinmeye başladı. Bu, Zeus'a büyük bir acı veriyordu.
Uzun bir süre sinek neresine ilerlerse oraya doğru garip hamleler yaparak deli gibi bağırdı durdu.
Olimposlular etrafına toplandı. En sonunda Zeus , kendisini bu durumdan kurtarmalarını istedi.
Hephaistos, ölümsüz olduğunu bildiği Tanrı'ya ne de olsa zarar gelmeyeceğini düşündü, bir baltayı aldı ve baştanrı'nın başına geçirdi.
Metis Zeus'un içinde gezinirken, Athena'nın doğumu da gerçekleşmişti.
Baştanrı'nın kafasındaki kocaman yarıktan Athena, tam bir yetişkin olarak doğdu.
Zeka, Strateji ve Savaş Tanrıçası'nın var oluşu bu şekilde başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder